17 Haziran 2020 |
Özel Haber: Sevgi PİLGİ
Bolu’da yıllardır sayacılık işi yapan Sedat Teke, kentte mesleği yapan tek kişi. Mesleğin kaybolmaya yüz tutması kendisini üzdüğünü belirten Teke, “Bolu’da ayakkabıcılık sektörü olmadığı işin eleman yetişmiyor. Bolu’da ayakkabıcılık sektörü olsaydı o zaman bizim de mesleğimiz yükselirdi, eleman da yetişirdi” dedi.
Bolulu olan 53 yaşındaki Sedat Teke, baba mesleği olan sayacılık işini yaklaşık 40 yıldır Büyük Cami Mahallesi’nde bulunan yerinde yapıyor. Hem okuyup hem de mesleği öğrenen Sedat Teke, Baba mesleği olduğu için ilkokuldan itibaren dükkana gelmeye başladığını belirterek, “Liseden okulu bıraktım. Askerlikten sonra da tamamen çalışmaya başladım. Başta babama destek olmak için başladım bu işe, sonradan işi sevdim ve devam ettim. Aslında başka iş imkanlarım da vardı ama ben bu alanda gitmeyi tercih ettim. Babam da bu işi 60 sene yaptı” şeklinde konuştu.
“BU DURUM BENİ ÇOK ÜZÜYOR”
Sayacı olarak Bolu’da bu işi yapan 2- 3 kişiden biri olan Şeref Teke, bu işi aktif olarak kimsenin yapmadığını belirtti. Teke, “Bu işi yapan bir babam vardı bir de şeref usta vardı. Babam vefat etti. Şeref usta da işi bıraktı. Aktif olarak çalışan bir ben varım. 10 yıldır çırak olayı bitti. Liseler mecburi oldu, kimse mesleğe yönelmedi. Benden sonra bu işi yapacak kimse yok. Yetiştirdiğim birkaç çırak vardı ama onlar da başka işlere yöneldi. Bu durum beni çok üzüyor” dedi.
Bolu’da ayakkabıcılık sektörü olmadığı işte eleman yetişmediğini ifade eden Sedat Teke, “Bolu ili Ankara, İstanbul, Konya gibi sektör olsaydı, Bolu’da öyle bir girişimci olsaydı burada da eleman yetişirdi. Sosyal güvenceleri olurdu, imkanlar daha çok olurdu ama bu benim tek başıma yapabileceğim bir şey değil. Bir sektör olarak bakmak gerekiyor. Bolu’da ayakkabıcılık sektörü olsaydı o zaman bizim de mesleğimiz yükselirdi, eleman da yetişirdi.
İşin maddi olarak çok bir getirisi yok. Ne kadar çok oturup çalışırsan getirisi de o kadar olur. Benim çalışma saatlerim belli olmuyor. Tek başıma çalışıyorum. Sabah 9 gibi dükkanı açarım, akşam 7 gibi kapatırım. Ama iş yetiştirme durumuna göre bu değişir. Ankara’dan bir ayakkabı firması için çalışıyorum. Öyle ayakta duruyorum yani, o firma olmasa belki ben de bu işi bırakmıştım. Bizim işimiz imalat ama Bolu’da imalat işi yok” şeklinde konuştu.
“BİZİM İŞİMİZ AĞIR BİR İŞ”
Bir gününün nasıl geçtiğini anlatan Teke, “İmalatçı bunu kesiyor, biz onlara çalışıyoruz. derisini alıyorlar, modeline göre deri kesiyorlar. Modelini bize gönderiyorlar, o modele göre işçilik yapıyoruz. O modelde ne gözüküyorsa, dikelecek yerlerini dikiyoruz, kıvıracak yerlerini kıvırıyoruz. Önce elde yapıştırıyorsun sonra dikilecek yerlerini makineyle dikiyorum. Dikmeden önce tıraş makinesi ile inceltiyoruz. Çeşitli iplerle de dikiyoruz. Bizim iş zor, ince bir iş. Birkaç ay gibi kısa sürece öğrenilecek bir iş değil, ağır bir iş.
Ne kadar makineleşme olsa da bu iş elden yapılan bir iş. Son sistem makine olsa da yine bu makinede bu işlemler uygulanmalı. Bolu’da işin devamı için burada sektörün olması gerekiyor. Ya da benim bu işin olduğu bir sektöre gitmem gerekiyor. Artık bu işler bitecek, bizden sonra bu işi yapacak kimse yok, işi merak eden yok. Ama teknoloji bizim işimize bir çözüm bulamıyor. Makine de benim yaptığım şekilde işi yapamaz” dedi.