VEFAT HABERLERİZİYARETÇİ DEFTERİKÜNYEİLETİŞİM
   

F Tipi Cezaevi için korkunç iddialar...

15 Mart 2012

Bolu F Tipi Cezaevi’nde DHKP-C davasından müebbet cezaya çaptırılan Mehmet Kulaksız ve Eren Keskin'i sürekli ...

Bolu F Tipi Cezaevi’nde DHKP-C davasından müebbet cezaya çaptırılan Mehmet Kulaksız ve Eren Keskin'i sürekli ziyarete giden Ceren Deveci ve Doğan Küden, “F Tipi cezaevinde koşulların giderek ağırlaşıyor. Mahkumlar saç kurutma makinesi ile ısınmaya çalışıyorlar. Hastanede tedavi edilirken kelepçelerini açmıyorlar” ifadeleri kullandılar.

Eren Keskin ve Mehmet Kulaksız'ı ailelerinin yanı sıra arkadaş sıfatı ile ziyaret ettiklerini söyleyen Ceren ve Doğan özellikle görüşmeye başladıktan sonra Kulaksız ve Keskin'e yönelen baskılarının arttığını belirttiler.

Ceren Deveci ve Doğan Küden'in açıklamaları şöyle;

 “Tutsaklarımız DHKP-C davasından müebbet yatmaktadır. 3 kişi bir hücrede kalıyorlar. Anlatacaklarımız, açıkçası biz görüşmeye gitmeye başladığımızdan beri bizim gözümüzün önünde, ama bundan öncesi yaşananlar da var. Biz tutsaklarla arkadaş olarak görüşüyoruz. Mehmet Kulaksız 40 yaşında ve 17 senedir içeride. Ufuk Keskin ise 35 yaşında ve 1996 yılından beri içeride.

Tutsakların ailelerinden gelenler de oluyor. Mesela geçen gün görüşe Mehmet Kulaksız'ın abisi Ahmet Kulaksız ve Ufuk Keskin'in babası geldi.

Aileler bu duruma biraz alıştı aslında. Mesela geçen gün Ufuk Keskin'in açık görüşü vardı. Geçen hafta cezası olduğu için açık görüşünün olmadığını söylemişlerdi. Ufuk Keskin'in babası hapishaneyi arayıp cezasının olup olmadığını ona göre geleceğini sormuştu. Hapishaneden 'Hiçbir şekilde cezası yok açık görüş yapabilirsiniz' cevabını aldı. Fakat buraya geldiğinde bunun memurun hatası olduğunu cezasının sürdüğünü ve açık görüş yapamayacaklarını bildiriyorlar. Mecburen kapalı görüş yapıyorlar. Açık görüşte bu şekilde yüz yüze olup konuşabiliyorsunuz fakat kapalı görüşte arada cam var ve normal telefonla görüşme yapılıyor.

“MEKTUP FAKS GÖRÜŞ ANLAMINDA İLETİŞİM ÖZGÜRLÜKLERİ KISITLANIYOR”

Sorunlar şu şekilde; örneğin Ufuk Keskin geçen ay avukatına faks gönderdi ama faks hala ulaşmadı. Mektup yazıyoruz, bir hafta sonra gidiyor. Gelenler de yine aynı şekilde geliyor. PTT'ye gittiğimizde PTT o gün onlardan çıktığını söylüyor. Hapishaneye gittiğimizde sorunun onlarda olmadığını, kendilerinin okuyup ilettiklerini söylüyorlar. Örneğin geçen hafta Mehmet Kulaksız'ın yolladığı mektup hala PTT'ye ulaşmamış.Mektup faks görüş anlamında iletişim özgürlükleri kısıtlanıyor. Gazete anlamında da bu kısıtlamalar var. Mesela geçen hafta içeriye gidecek diye sizin gazetenize Mehmet Kulaksız adına abone olmuştuk. Fakat her gün gitmesi gereken gazetelerde gitmiyor.

“GÖNDERDİĞİM MEKTUP KAYBEDİLDİ”

Mektup olayını daha çok açmak gerekirse otobüsle 10 dakika mesafe uzaklıkta olan bir yere mektup 8–9 günde anca ulaşıyor. Hatta benim Mehmet Kulaksız'a 1 ay önce normal yolla gönderdiğim bir mektup kaybedildi.Telefon, faks, mektup ve açık görüşü 7. aya kadar bir daha yasakladılar.Biz bunları yetkililere bildirdiğimizde geçiştiriyorlar veya sorunun kendilerinde olmadığını söylüyorlar ki biz PTT'ye sürekli gidiyoruz, oraya ulaşmadığını söylüyorlar. Ben hapishane müdürüyle bu mektuplaşma konusunu konuştuğumda tepki verdi. Sen hangi sıfatla benimle konuşuyorsun, diye. Ben Mehmet Kulaksız'ın görüşçüsüyüm dediğimde ise cevap bile vermeden yanımdan ayrıldı.

“MAHKUM UFUK KESKİN SAĞLIKLI BESLENEMİYOR”

Mesela Ufuk Keskin'in F tipinde kalamaz soğuk yerde çalışamaz, duramaz diye doktor raporu var. Şeker hastası olduğundan diyet yemek yemeli fakat bunlar hiç dikkate alınmıyor. Bu konuda çok başvurularda bulunduk fakat hiçbir cevap alınamadı. Suç duyurularında bulunmuş dilekçe yazmış. Ama dikkate alınmamış. Bir de 1 haftada almamız gereken yağ ya da tuz miktarını bir öğünde vermeye çalışıyorlarmış. Ve yağını tuzunu kantinde kendisi ayarlamaya uğraşıyor. Biz mesela bardak götürdüğümüzde bardağı kantinden satın alsınlar diye vermemize izin vermiyorlar. Kantinde öyle bir ürün olmasa dahi gelecek diyorlar.

“MAHKUMLAR SAÇ KURUTMA MAKİNESİ İLE ISINMAYA ÇALIŞIYORLAR”

Isıtma konusunda soba getirme teklifinde bulunduk. Ama kendilerinin ısınması için bir şeyler vereceklerini söylediler. Daha sonra saç kurutma makinesi verdiklerini öğrendik. Yani saç kurutma makinesiyle ısınmasını bekliyorlar. Sorduğumuzda saç kurutma makinesinin bu işi göreceğini zaten ellerinin ısınmasının yeterli olacağını ortamın ısınmasına gerek olmadığını söylediler. Zaten elektriği de kendi ceplerinden ödüyorlar. Bu ısınmada UFO gibi ısıtıcılar konursa bu amaç dışı kullanıma giriyormuş. Doğalgaz çalışmaları nedeniyle yine uzun süre soğukta kaldılar. Gerçi şuan kaloriferler yanıyor ama yeterli düzeyde değil.

“HASTANEDE KELEPÇELERİNİ AÇMADILAR”

Geçenlerde Ufuk Keskin'in şekeri yükselmiş. Şeker komasına girmiş.Sonuçta kendisi ayarlamak zorunda kalmış ya da hastaneye sevk istediğinde 1 hafta sonra sevk ediyorlar, ya da hiç sevk etmiyorlar. Kelepçelerini açmıyorlar. Doktorlar kelepçelerini açmasını istiyorlar. Hastanede de doktorlar çok iyi bakmıyorlar. Hemen aceleyle bakıp gönderiyorlar. Çünkü Ufuk Keskin 12–13 yaşından beri şeker hastası ve şuan ağırlaşmış durumda. Diyet listelerinin nasıl olduğunu artık kendisi anlıyor ve buradaki doktorların ona verdiği diyet listesini uygulayacak olsa çoktan ölebileceğini düşünüyor. O yüzden kantinde bulunan yemeklerle kendi şekerini zorla ayarlayabiliyor.

“BÜTÜN EŞYALARI DAĞITIYORLAR”

Hapishane içi olaylar da olabiliyor. Mesela Ufuk Keskin'in kaldığı hücrenin yanındaki hücrede kalan mahkûmu bir çavuş kafa atarak odadan çıkartıyor. Ufuk Keskin ve arkadaşları kapılara vurup slogan atıyorlar ve bu slogana karşılık açık ceza telefon görüşme yasağı mektup yasağı gibi ceza alıyorlar. Yani bu slogan sonuçta şiddete karşı atılan bir slogan. Sadece bu içerideki kısıtlamalar değil, F Tipinin koşulları o yalnızlaştırmalar, kişiliksizleştirme, içeride yapılan baskılar, keyfi sayımlar yapmalar, baskınlar, aramalar yapmalar öyle bir hal aldı ki; hücreye girip 3 kişiyi sayıyorlar. Arama yapacağız diye bütün yatakları eşyaları dağıtıyorlar. Mahkumların ne yaşayacağı görevlilerin psikolojisine bağlı, gününe bağlı diyorlar. İyiyse iyi davranıyorlar, kötüyse kötü. Yani zor koşullarda içeride kalınıyor. İçerideki gazeteler kitaplar dahi toplatılıyor. İstenildiği gibi davranılmayınca sevkler oluyor. Bu tür baskılar oluyor. Amaç aslında tecridi düzene adapte etmektir. Yani öncesinde düşüncelerini savunduğun durumdan sen ülkedeki duruma yani faşizme teslim olmuş oluyorsun. Onlar için teslim olup olmama meselesi önemli. Bu bilinç meselesi. Onlar için önemli olan bu insan çıkana kadar kişilik olarak bitirmektir” diyerek Ceren Deveci ve Doğan Küden açıklamalarını noktaladı.

www.bolugundem.com

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorum yapan siz olun!
     Yorum yazın
Sayfada yer alan yorumlar kişiye ait görüşlerdir. Yapılan yorumlardan sitemiz hiçbir şekilde sorumlu değildir.
Web Hosting - Domain
EN ÇOK OKUNANLAR
VİDEO HABERLER
İzzet Baysal Caddesi Güler 2 İşhanı Kat 1 No-41 BOLU   Tel: 0532 709 63 26
© 2011 Tüm hakkı saklıdır. İçerik ve görseller "Telif Hakları Kanunu" ile korunmaktadır.